Kıbrıs’ın önemi iyi anlaşılmalıdır. Türkiye’miz için büyük bir stratejik önem arz eden güzel Kıbrıs, masa başında da doÄŸru savunulmadığı sürece Kıbrıs’a yönelik sinsi oyunlar, ÅŸer entrikalar “Kıbrıs Girit olunca!”ya kadar, yani elden çıkıncaya kadar sürüp gider.!
“Bayrak Yere DüÅŸürülmesin, Kıbrıs Girit Olmasın” arzusunda bulunan, ömrünü Kıbrıs’a ve Lozan kazanımlarının sahiplenilmesine adayan, o rum ve ermeni entrikalarına karşı onurluca karşı durmayı millî dava dediÄŸi Türklük görevi sayan deÄŸerli devlet adamı Rauf DENKTAÅž’ın öncülüÄŸünde bağımsızlığına kavuÅŸan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) yönelik sinsi ÅŸer oyunlar, o haçlı emperyalizmin sinsi ÅŸer entrikaları tez bozulmalıdır.. 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı ’nın anlam ve amacı iyi anlaşılmalıdır..
KIBRIS, Ülkemizin güneyinde bulunan, namlusunu İskenderun Körfezi’ne çevirmiÅŸ bir tank görünümü arz eden coÄŸrafi konuma sahip stratejik bir adadır.. Akdeniz’in üçüncü büyük Ada’sı olup Türkiye’ye daha yakın bulunan Kıbrıs, Türk bağımsızlığının Akdeniz kalesidir.. Emperyalizmin bu kaleyi yıkma oyunlarını anlamaz, göremez bir haldeliÄŸimiz nedendir!?
1571’de Osmanlı İmparatorluÄŸu’na katılan, 1878’de İngiltere’ye kiralanan(!), 1914’te Büyük Britanya’ya baÄŸlanan Kıbrıs, 1960’ta Türkler ile Rumların ortak yönettikleri bağımsız bir Cumhuriyet haline getirildiydi..
Lozan’da, Kıbrıs’ın, Türklerin denetiminde olmasına çaba gösterilmiÅŸse de İngilizlerin söz sahibi olma hakkının mevcudiyeti hasıl olmuÅŸtu.. İngilizler, Kıbrıs’ta söz sahibi bulunduÄŸundan bunu dayanak alarak Ada’daki yönetimin sürekli Rum tarafında kalmasını saÄŸlamışlardır..
Tarihin ilk çaÄŸlarından beri Akdeniz korsanlarının da uÄŸrak, barınak yeri konumunda olan Kıbrıs’ta çeÅŸitli kavimler, çeÅŸitli yönetimler yer almıştı.. En sonunda Osmanlı’nın yönetiminde bulunan ve İngilizlerin isteÄŸi üzerine İngilizlere kiralanan bu yavru vatan Kıbrıs, Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın tarafında yer alması üzerine İngilizler tarafından ilhak edildi, baskılar oluÅŸturuldu. (5 Kasım 1914). İngiliz destekli rum zulmüne karşı Kıbrıs davası için LefkoÅŸa’da Meclisi Millî (Millî Meclis) oluÅŸturulduysa da etkili olunamadı..(10 Aralık 1918)
Lozan’da elde edilemeyen Kıbrıs’ta, Türklere yönelik mezalimler İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra da devam ettiydi.. İkinci Dünya Savaşı’nın savaÅŸ taksimatına herhalde dahil olunmamak içindir ki, İkinci Dünya Savaşı sonrası üzerinde önemle durulmadığından boÅŸlukta kaldığı savlanan ve gönüllerde uhde oluÅŸturan Kıbrıs ve On iki Ada ile ilgili etkili yeni bir talepte bulunuÅŸ oluÅŸmadıydı.! On iki Ada’nın yitiriliÅŸiyle ilgili ısrarla eleÅŸtirilerde bulunanların günümüzde 18 adamızda cirit atan yunanlılara karşı sessiz kalışları niyedir!?
Kıbrıs’ta sürüp giden rum saldırılarına karşı silahlanmaya yönelen Türkler, bundan böyle, Rumların silahlı saldırılarına karşı kendirlini silahla savunmaya baÅŸladılar.. Bunca mezalime karşı “Ya Taksim Ya Ölüm!” sloganlarıyla Kıbrıs’ta (1955) ve ardından Türkiye’de protestolar oluÅŸturuldu.. Her iki tarafta da acılar, kayıplar artmaya baÅŸladı.. Bu nedenle, sürüp giden bu çatışmaların sonlandırılması için Türkiye’nin ve İngiltere’nin öncülüÄŸüyle iki kesimin barışının temini için antlaÅŸmalar oluÅŸturulduydu..
“1960 yılı LefkoÅŸa AntlaÅŸmaları ile Kıbrıs Devleti, adadaki iki toplumun varlığı ve eÅŸitliÄŸi esasına göre kurulmuÅŸ.” deniliyorsa da Rum hakimiyeti devam etti.. Kıbrıslı Türkler yönetime gelemediklerinden Kıbrıs’ta sürekli olarak Rum hakimiyeti söz konusuydu.. Bundan istifadeyle rum baskıları Ada’da sürekli olarak sorunlar teÅŸkil ediyor, Rumlar lehine ayrımcılıklar oluÅŸuyordu.!
Kıbrıs’a yönelik olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında, Ada halkının barış içinde yaÅŸamasının teminine dair Garanti (garantör) AntlaÅŸması imzalandı(1960). Bu antlaÅŸma, Türkiye’nin Garantör Devlet olarak Kıbrıs’ta süresiz asker bulundurma hakkını kazandırdı. 1964 yılında, Makarios, bu anlaÅŸmayı tek taraflı olarak feshettiÄŸini açıklaması, rum saldırılarını teÅŸvik edici bir durum oluÅŸturmuÅŸtu.. (Makarios’un baskısıyla Rauf DenktaÅŸ’ın YeÅŸilada’ya girmesi yasaklandı! 1967’de Kıbrıs’a girerken yakalanan DenktaÅŸ, Türkiye’nin ısrarı üzerine Türkiye’ye gönderildi, 1968’de ise yasak kalktı.) Rumlar organize bir ÅŸekilde Türk bölgelerine saldırmaya, Ada Türkleri’ni sürekli rahatsız etmeye baÅŸladılar.. Kıbrıs rum barbarlığı nasıl unutulur!?
Rum çetecilerin acımasız saldırıları ve katliamları yüzünden Kıbrıs’ta artan sorunlar nedeniyle Türkiye 1964 yılı ilkyazında Kıbrıs’a müdahale yapmak istediyse de Amerikalılarca İsmet İnönü PaÅŸa’ya gönderilen “Johnson Mektubu”, Türkiye’nin “Kıbrıs’a çıkartma yapmasından derhal vazgeçmesine dair bir dayatmaydı! Bu “Johnson mektubu” nedeniyle Türkiye’nin eli kolu baÄŸlandı, Ada’ya müdahale yapılamadı.. Bu durumdan da güç kuvvet alan papaz, BaÅŸpiskopos Makarios, Ada’ya tamamen hakim olabilme oluÅŸumu enosis için eoka baskısını arttırmaya baÅŸlamıştı..
Kıbrıslı Türk Halkı, Rum saldırılarına karşı sırtlarını denize siper etmeye çalıştıysalar da bu sefer de denizden gelen top atışlarına maruz kaldıydılar.. Rumların baskısını azaltmak için bir hava saldırısı planlanıldı.. Göreve çıkan birkaç uçağımız kazasız geri döndüyse de Cengiz Topel adında genç bir Türk hava yüzbaşısının uçağı ikinci alçalmasında karadan ateÅŸe maruz kalmış olabileceÄŸindendir ki, düÅŸtü.. ParaÅŸütle atlayan Cengiz Topel kurtulduysa da Rumların iÅŸkence eziyetleri sonucu ÅŸehit olmuÅŸtu(8 AÄŸustos 1964). (Cengiz Topel, Kıbrıs’ta Havacı ilk ÅŸehit pilotumuzdur. Ruhu ÅŸad olsun. Vatan için, Kıbrıs için mücadele edenlere minnettarız..)
(Kıbrıs’ta yaÅŸanan çatışmaların artması ve Rum tarafının silahlanma kararı alması üzerine 2 Haziran 1964’te İsmet İnönü yönetimindeki Türk Hükümeti Kıbrıs’a çıkarma kararını açıkladı ve gerekli hazırlıklara baÅŸlandı. Bu haberin duyulması üzerine, Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahalesini önlemek amacıyla ABD baÅŸkanı Johnson tarafından imzalanan ve daha sonraları “Johnson mektubu” olarak tarihe geçen o tehditkar kaba üsluplu o tarihi mektup 5 Haziran 1964’te Türkiye BaÅŸbakanı İsmet İnönü’ye iletildiydi.. EÄŸer Kıbrıs’a müdahale yapılırsa Sovyetler BirliÄŸi’nin Türkiye’ye saldırabileceÄŸi, Nato’nun Türkiye’ye yardım yapmayacağı, Amerikan yapımı silahların Kıbrıs müdahalesinde kullanılamayacağı vb. ültimatomlar mide bulandırıcıydı.. Ve bu nedenlerle Kıbrıs’a beklenilen müdahale yapılamadı.! Bundan sora dış politikada ABD’ye olan baÄŸlılık azalmış, Sovyetler BirliÄŸi ile yakınlaÅŸma süreci baÅŸlamıştı.. Sonraki durum ise malum, İsmet PaÅŸa, gelen seçimi kazanamadı ve bundan böyle Türkiye’de ABD karşıtlarının seçim kazanamayacağı anlayışı gerçeklik kazanacaktı.! Ne hazindir ki, dünün o Sevr’ini hortlatmaya yönelen, Orta DoÄŸu’yu da emperyalist çıkarları için biçimlendirmek amacıyla Türkiye’nin içlerine adamlarını katmaya çalışan o dost görünümlü emperyalist Amerika, Cumhuriyet’in kurucusu konumundaki partiye dahi adamlarını katma gayreti acaba sadece bir söylenti miydi!? Onca kumpaslar varsa bu entrikalar neyin nesiydi!?)
Rum çetelerinin baskılarına, saldırılarına, katliamlarına maruz kalan Kıbrıslı Türk halkı, Anadolu’dan yardım beklemektedir.. Kıbrıs Türk’ü, Anadolu’dan kendilerine yardım geleceÄŸini, bu sayede Rum mezaliminden kurtulacağını ummaktaydı.. Türk öncülerinin bir gece ansızın Ada’ya geleceÄŸine öyle inanmışlar ve gönüllerinde böyle bir beklenti hasıl olmuÅŸtu ki radyolardan duydukları “Bir gece ansızın gelebilirim.” türküsünden bile umutlandılar; Türk askerinin Ada’ya çıkmasını bekleye durdular.. Fakat Ada’ya müdahale resmiyeti bir türlü gerçekleÅŸememekteydi.. O tehditkar “Johnson Mektubu”, Türk Hükümetleri’ni yıldırmıştı.. İsmet PaÅŸa’nın eli kolu baÄŸlanırken Demirel Hükümeti de gereÄŸi müdahaleye yanaÅŸmadı; Ada’daki sorunun çözümü, barışçıl yollara bırakıldı.. Durum buyken Kıbrıs Türkü’nün büyük bir kısmı, Türk radyolarından duyduÄŸu, duyacağı (Ümit YaÅŸar OÄžUZCAN’nın bu ÅŸiiri) “Bu kadar yürekten çağırma beni/Bir gece ansızın gelebilirim./ Beni bekliyorsan, uyumamışsan / Sevinçten kapında ölebilirim..” türküsüyle acılarını bağırlarına basmış bir ÅŸekilde yine de bir kurtuluÅŸ ümidindeydiler..
Rumların enosis için eoka vb çetelerinin baskılarına, saldırılarına ve katliamlarına maruz kalan Kıbrıslı Türk Halkı’nın bu rum çetelerinin saldırılarından ve katliamlarından korunması zorunlu hale gelmiÅŸti.. 1974 yılında iktidara gelen dönemin baÅŸbakanı Bülent ECEVİT, garantör devletler ile yaptığı ve o dönemin DışiÅŸleri Bakanı Turan GÜNEÅž ile yaptırdığı çeÅŸitli görüÅŸmeler sonrası Turan GüneÅŸ’in “AyÅŸe tatile çıksın” tarihi sözüyle 20 Temmuz 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı adıyla Kıbrıs’a Askeri Barış Harekatı yapılması hasıl oldu.. Duyum alan ABD, büyükelçisini acilen Ecevit’e gönderdi.! Ecevit, odasından sabaha karşı çıkarken, Ecevit’in kapısında bekleyen ABD’li elçi, Ecevit’e, harekâtın derhal durdurmasını söyledi! Bunun üzerine Ecevit, bir ÅŸey yapamayacağını, çünkü uçakların Kıbrıs semalarında, çıkarma gemilerinin ise Kıbrıs sahillerinde bulunduÄŸunu söyledi.. Elçi ÅŸaşırmış, ABD baskı planı boÅŸa çıkmıştı!! (ABD, bunun hıncını Ecevit’ten ve CHP’den kat kat çıkartacaktı.!)
1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra bu Ada’da, çoÄŸunluÄŸunu Türklerin ve Rumların meydana getirdiÄŸi iki ayrı kesime ayrılıp ayrı ayrı yönetimlerin teminatına yönelindi..
20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekatı, savaÅŸ için deÄŸil, Kıbrıs’ta barışın temini için yapıldıydı.. İki ayrı toplumun yaÅŸadığı bu Ada’nın kuzeyinde yani Türklerin yaÅŸadığı bölgelerde Rumlarca büyük katliamlar yapılmaktaydı.! Dünya barışının temsilcisi varsayılan BirleÅŸmiÅŸ Milletler Görev Güçleri’nin gözlerinin önünde de yapılan mezalime karşı sessiz kalan BirleÅŸmiÅŸ Milletler Görev Güçlerinden ve Batı’dan insani destek almak, bu vahÅŸeti durdurtmak mümkün deÄŸildi! Genç yaÅŸlı, çoluk çocuk demeden katledilen, dozerlerle diri diri çukurlara gömülen Türklerin imdadına, insan haklarından bahsetmeyi ilke edinen haçlı Batı sessiz kalınca, o zamanın önemli ve saygın bir devlet adamı BaÅŸbakan Bülent Ecevit’in siyasi etkinliÄŸiyle, Türkiye, 20 Temmuz 1974’te “Kıbrıs Barış Harekatı” ile Kıbrıs’a askeri birlikler çıkarmaya baÅŸlayarak Rum mezalimine dur denilebildi.!
Karada geçen çetin çarpışmalar sonucu askerlerimizce Ada’da hâkimiyet saÄŸlandı.. Bu baÅŸarıyı saÄŸlayan Askerlerimize, Kıbrıs gazimize ve Kıbrıs ÅŸehidimize de minnettarız.. Kıbrıs Barış Harekâtı ÅŸehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyoruz.
Bu Barış Harekâtı’nın en hazin olayı ise, 21 Temmuz’da Kocatepe adındaki savaÅŸ muhribimizin Türk jetlerimizce vurulmasıdır! Plan rotasının hayli dışına çıkan (yasak bölgedeki) Kocatepe muhribimizin, kendi jetlerimizce batırılıncaya dek (3-5 saat) bombalanmaya devam edilmesi ve zafer sanılması(!) ise iletiÅŸimsizliÄŸin büyük bir gafletiydi.! Kocatepe Muhribi’mizin 54 ÅŸehidini de rahmetle anıyoruz; ruhları ÅŸad olsun..
Kıbrıs Türklerinin Rumlara güveninin kalmadığı bir ortamda tek devlet çatısı altında bulunmasını benimsemek ahmaklık deÄŸil miydi? Böyle bir tarihi oyun kabullenilemezdi.! Barışa ve dayanışmaya (!) dair çeÅŸitli görüÅŸmelere baÅŸlanıldı.. O yıllarda Rum’un vahÅŸi saldırılarını yaÅŸayan Kıbrıslı Türkler, kendilerine özgü yönetimi gerçek güvence sayıyor; böyle bir aldatmacayı benimsemiyordu..
İki Federe Devlet ilkesine karşı çıkan Rum temsilcilerinin kendilerine yönelik bu Ada’yı elde etmeyi amaçlayan maksatlı tutumuna karşı Türk toplumu için bağımsızlık ilanı, tek çare, tek çıkar yol görünüyordu..
13 Åžubat 1975 yılında Kıbrıs’ın Türk kesiminde Kıbrıs Federe Devleti (KTFD) kuruldu; Rauf DenktaÅŸ, yeni kurulan bu federe devletin baÅŸkanlığını üstlendi.. Rauf DenktaÅŸ’ın Ada’daki Türklere huzur, barış ve refah getirmeyi amaçlayan çalışmalarından Kıbrıslı Rumlar ve iÅŸbirlikçileri emperyalist Batı rahatsızlık duyuyorlardı..
Kıbrıslı Rumlarca, Yunanlılarca ve yandaÅŸları Avrupalılarca Kıbrıslı Türkleri Ada’dan silmeye yönelik tezgahlanan sinsi entrikalara karşı onurluca direnen saygın devlet adamı Kıbrıslı Türk Rauf DenktaÅŸ, özverili çalışmalarıyla Kıbrıs Türkü’nün ulusal bağımsızlık sembolü haline geldi.. (Ama ne var ki, o emperyalistlerce ve uzantılarınca Türkiye’de Atatürk, Kıbrıs’ta DenktaÅŸ çeÅŸitli entrikalarla unutturulmak isteniliÅŸine ne denmeli!? Böyle bir namertlik daima lanetlenmelidir!”
Haziran 1983’te KTFD Bakanlar Kurulu, Ada’daki Türk toplumunun kendi kaderini belirleme hakkının kullanılması yönünde karar aldı. Kararın gerekçesinde, Ada’nın bağımsızlığını kazandığı zaman, egemenliÄŸin yalnız Rum toplumuna deÄŸil, her iki topluma devredildiÄŸi, Kıbrıslı Türk Halkı’nın kendi kaderini belirleme hakkına sahip bulunabildiÄŸi belirtiliyordu..
Kıbrıs’ta, Türklerin, sıradan bir azınlık gibi kabul edilmesi, uluslar arası kurumların baskıları, bağımsızlık ilanı yönündeki eÄŸilimleri daha da güçlendirdi.. Kuzey Kıbrıs Türk Federe Meclisi, 15 Kasım 1983’te Bakanlar Kurulu’nun oybirliÄŸi ile bağımsızlık bildirgesini kabul etti; böylece KKTC (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti) kuruldu (15 Kasım 1983). Rauf DenktaÅŸ, 1983’te KKTC’nin Kurucu CumhurbaÅŸkanı oldu. (Ve 2005 yılına kadar bu görevini devam ettirdi..)
Türkiye, KKTC’yi hemen tanıdı. İngiltere, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi bu bağımsızlık ilanını 1959 Garanti AntlaÅŸması’na aykırı bulunduÄŸunu ileri sürerek kabul etmediler. 18 Kasım 1983’te BirleÅŸmiÅŸ Milletler Genel Sekreteri’nin Ada’da barışçı giriÅŸimcilerini sürdürmesine karar verdi.
KKTC’yi tanıyan Pakistan, ABD’nin çeÅŸitli baskıları karşısında tanıma kararından vazgeçti.. ABD’nin baskıcı politikasını gören diÄŸer dost ülkeler de destekleme ve tanıma kararından vazgeçtiler.!
Hani ya Amerika bizim dostumuzdu? Lozan’da bizi tanımayan, bize arka durmayan Amerika’nın gerçek dostluk gösteremeyeceÄŸinin açık acı gerçeÄŸini anlamak için daha ne gerekiyor.? Bugün olduÄŸu gibi dün ısrarla Ada’nın birleÅŸmesine yönelik entrikalar tezgahlayan Batı’nın ÅŸer oyununu bozmak için sayın Rauf DenktaÅŸ’ın bilinçli ve kararlı tutumuna destek vermek her Türk’ün doÄŸal insani görevi idi.! Kıbrıs Türk’ü bağımsızlıkla ilgili bu tarihi bilince sahip kılınmalıdır.! Koyun postuna bürünmüÅŸ dost görünümlü çakal ruhlu o emperyalist haçlı batılılarca kimi yetkililerimizin önüne konulan güzel yazılımlı o belgeler KKTC aleyhindeki belgelerdi ve Türkleri kandırmacaya yönelikti..
Kuzey Kıbrıslı gençlerin yanlış bilgilendirilerek, kendilerine bağımsız yaÅŸayabilme hakkını saÄŸlayan saygıdeÄŸer Kurucu CumhurbaÅŸkanı merhum Rauf DenktaÅŸ’ın o günlerde yeniden CumhurbaÅŸkanlığa aday olmasının engellenilmesi, kandırılmış gençlik hareketleriyle moralinin bozulması için baÅŸ kaldırttırılması entrikaları hoÅŸ karşılanamazdı.! Gençlerin yanlarına gitmiÅŸ bulunduysa da, caddede Kıbrıslı gençlerin yanlarından geçmiÅŸ olduysa da Kıbrıs Türk Devleti’nin Kurucu CumhurbaÅŸkanı sayın Rauf DenktaÅŸ’a gereÄŸi saygıyı göstermeliydiler.. (Vaktiyle benzeri hainlikler Türkiye’de İsmet PaÅŸa’ya karşı yapılmadı mı, yaptırılmadı mı Amerikan mandacılarınca, İngiliz piyonlarınca.!)
Gençler, tarihini, büyüÄŸünü iyi bilmelidir.. Çünkü o gençler o gün, bu gün rahat gezebiliyorlarsa; eskisi gibi halkta bir korku, bir endiÅŸe yoksa; eskinin baskıları, o mezalimler yeniden yaÅŸanmıyorsa bunlar DenktaÅŸ ve arkadaÅŸlarının millî çabaları sayesindedir.. Bugünün Kıbrıs halkı, Kıbrıs gençliÄŸi de bunu bilmeli, merhum DenktaÅŸ’a minnet duymalı; merhum Rauf DenktaÅŸ’ı ve dava arkadaÅŸlarını saygıyla, rahmetle anmayı millî bir görev bilmelidirler..
Kıbrıs’ta, geçmiÅŸin acılarını anlamayan, tarihini iyi kavrayamayan bir gençlik yetiÅŸtirilmek isteniliyorsa bunun suçu hem bizim hem de Kuzey Kıbrıs Türk Hükümeti’nin gafletidir.!
Tarihe “Kanlı Noel ” olarak geçen ve on gün süren o rum saldırıları da Kıbrıslı Türk gençliÄŸine anlatılmamış herhalde.! 21 Aralık 1963’te baÅŸlayıp on gün süren o rumların, o EOKA çetelerinin saldırıları, o mezalimleri nasıl unutulur, nasıl unutturulur!? 100’ü aÅŸkın köyü basarak yakıp yıkmaları, yaÄŸmalamaları, adeta etnik kırım uygularcasına binlerce Kıbrıslı Türk’ü göçe zorlamaları, o barbarlıkları , o vahÅŸetler nasıl unutulur, nasıl unutturulur!? Bu vahÅŸetler Kıbrıslı Türk gençlerine anlatılmadıysa, öÄŸrenmeleri saÄŸlanamadıysa neden, niçin!?
KKTC, kendi bünyesinde bir bütünlük saÄŸlamalıdır!. Toprak verme, göçler, “eÅŸit haklı yönetim!” gibi ÅŸer içerikli tatlı söylemler birer bahane, birer aldatmacadır.! Bu tarihi gerçek çok iyi görülüp emperyalist oyunlar tez bozulmalıdır. Bu oyunlar öyle çirkin oyunlardır ki, emperyalist batı, bu oyunlarla yıllar önce planlayıp da gerçekleÅŸtiremediÄŸi bölüp parçalama oyunlarına haklılık aramak oyunlarıdır..
Tito’nun Yugoslavya’sını çok parçalara ayırmayı hüner bilen o haçlı emperyalizm, bu güzel ülkemizi de dünkü iÅŸgal yıllarının o ÅŸer Sevr hülyasıyla bölmek, çok parçalara ayırmak için hâlâ ÅŸer entrikalar peÅŸindeyken, Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Türkleri, öteden beridir kavgalı olunan Rumlarla birlikte yaÅŸamaya, iki farklı kesimi bütünleÅŸtirmeye, tek devlet haline dönüÅŸtürmeye yönelik bunca dayatma gayretleri hayra alamet deÄŸildir.!
İnsanlığın düÅŸmanı o haçlı emperyalizm, Yugoslavya’yı parçaladığı yetmezmiÅŸ gibi Irak’ı, Libya’yı, Suriye’yi de çok parçalara ayırma gayretindeyken ve hatta ÅŸehit ve gazilerimizin kutsal emaneti bu güzel vatan Türkiye’mizi bölüp bölüÅŸtürmeye, çözülüm afyonuyla bütünselliÄŸi çözüp çok parçalara ayırmaya çalıştıklarına dair gayretlerini göremezken veya görmek istemezcesine bir tutum sergilenirken, “İki ayrı millet, iki ayrı devlet!” konumundaki Kıbrıs’ın, Ecevit sonrası kimi yetkililerince birleÅŸmesine, bütünleÅŸtirilmesine gayret gösteriliyorsa, iki ayrı devlet konumundaki Kıbrıs’ın bütünleÅŸtirilmesine yönelik bunca gayretler, bunca özlemler hâlâ sürüp gidiyorsa bu gaflet, bu ihanet neyin nesidir!?
Çok iyi bilinmelidir ki, 20 Temmuz Barış Harekâtı (1974), hem Kıbrıslı Türkler için hem de Türkiye’mizin “Akdeniz Kalesi”nin saÄŸlamlığı için bir güvence teminatıdır, bir barış yoludur..
20 Temmuz, Kıbrıslı Türk’ün Rum baskısından, rum çetelerinin mezaliminden, enosis entrikalarından, eoka zulmünden kurtuluÅŸu günüdür..
Kıbrıs Barış Harekatı’nın kazanımlarının onurluca sahiplenilmesi gerekirken 2002 yılı sonlarına doÄŸru ortaya atılan Annan Planı ile KKTC’nin ufukları yeniden karartılmaya yönelik oyunlar sergilenmeye baÅŸlanıldı.!
Batılılarca ,“Kıbrıs’ı ver, kurtul!” söylemleriyle adeta Kıbrıs Türkü’ne verilen desteÄŸi kesmek, Türkiye’mize de bir göz dağı verilmek istenildi.! Türkiye’nin kendisine yönelik bu gözdağına tepki göstermesi gerekirken,Türkiye’mizdeki kimi yetkililerinin, “Kıbrıs’ta DenktaÅŸ devre dışı bırakılacak!”, “DenktaÅŸ, Kıbrıs ile ilgili söylemlerini Türkiye’de deÄŸil gitsin Kıbrıs’ta yapsın!” gibi sözleri ayyuka çıkmaya baÅŸlamıştı.. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucu CumhurbaÅŸkanı o deÄŸerli devlet adamı Rauf DenktaÅŸ, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kimi ileri gelenlerinden destek görmesi gerekirken, Ecevit sonrası günlerde sürekli eleÅŸtirilere maruz kaldı, dış güçlerin de tertipleriyle siyaseti bırakması istenildi! Bu nedenlerledir ki, DenktaÅŸ, Nisan 2005 yılındaki CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerine girmemek için aday olmamıştı. (Demokrasi havarisi kesilerek DenktaÅŸ’a o engellemeleri yapanlar,demek ki kendi tahtlarını düÅŸünüyorlardı.!)
(Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Kurucu CumhurbaÅŸkanı DenktaÅŸ, Türkiye’den kendisine baskılar oluÅŸtuÄŸu savıyla bir daha aday olmadı! KKTC’yi ortadan kaldıran, bir kısım Türklerin Ada’dan göç ettirilmesini de kapsayan o ÅŸer “Annan Planı”na karşı 2004 Nisanında Türkiye’de konuÅŸmak, miting yapmak isteyen DenktaÅŸ’a Türkiye’ni o vakitteki baÅŸbakanınca “Yapılacak bir ÅŸey varsa buyur Kıbrıs’ta yap!” “Ne anlatacaksan Kıbrıs’ta anlat!” (11 Nisan 2004) ifadelerinin kullanılması büyük devlet adamı DenktaÅŸ’ı bir hayli üzmüÅŸtü. Siyasetten çekilen vatansever DenktaÅŸ, Vatan toprağının kutsiyetini yine yazılarıyla dillendirmeye baÅŸladı. 2004’te yazdığı “Kıbrıs Girit Olmasın”, “Bayrak Yere DüÅŸürülmez” adlarındaki kitabı da onun vatanseverliÄŸinin bir kanıtıydı.)
(Annan Planı: Türk ve Rum kesimleri halinde ikiye bölünmüÅŸ Kıbrıs Adası’nın bağımsız tek bir devlet olarak birleÅŸtirilmesini öneren ve bir kısım Türklerin Ada’dan göç ettirilmesini kapsayan BirleÅŸmiÅŸ Milletler planıdır. Bu iÅŸi yürüten Kofi Annan, o dönemde BMM sekreteridir. KIıbrıs’ı RumlaÅŸtırmayı amaçlayan bu planın ismi buradan gelmektedir.)
Batılılarca, Kıbrıs sorunlarının çözümü için görevlendirilen Koffi Annan’ın 2003 yılında fiilen baÅŸlattığı “Kıbrıs sorununu çözümünde gayret göstermiÅŸ!” denilse de Türklük karşıtlarınca yapay üretilen entrikalara karşı KKTC kurucu CumhurbaÅŸkanı Rauf DENKTAÅž, hem içeriden hem de dışarıdan onca engellemelerle karşılaÅŸmasına raÄŸmen Kıbrıs’ın Atatürk’ü misali güzel ve azimli çalışmalarıyla Kıbrıs Türkü’nün haklarını savunmaya çalışmıştı.. Rauf DenktaÅŸ devre dışı bırakılmaya çalışılmışsa da Annan Planı entrikası KKTC’ni yıkamadı.! 5 kez deÄŸiÅŸikliÄŸe uÄŸrayan Annan Planı, sonuçta Rumlara yaradı.. Rum kesimi 2004 yılında Kıbrıs’ı temsilen AB’ye üyelik hakkı kazandı! (“Haçlıların haçlı dayanışması haçlı dünyasına yarar, bize deÄŸil!”sözü yabana atılmamalıdır.! “Durum buyken kimilerimizce AB üyeliÄŸini, haçlılığı veya haçlı dayanışmasını benimsemesi, AB özleminde bulunması niyedir?” diye de soranlar çıkabilir! Haksız da deÄŸillerdir ya..)
1974 Kıbrıs Barış Harekatı, Kıbrıs’ı ilhaka yönelik deÄŸildir; Ada’ya barış götürmeyi, Rum çetelerinin mezalimlerini sona erdirmeyi amaçlamıştır.. Emperyalizmin ve iÅŸbirlikçisi uzantılarının, pınarın başındaki çakalın ovadaki su içmeye çalışan kuzuya kendi suyunu bulandırdığını söylemesine benzer bir söylemde bulunarak 20 Temmuz (1974) Barış Harekâtı’nı kötü göstermek, insanlığa ve dünya barışına uygun deÄŸildir; beyazı kara veya gri gösterme-göstertme iftirasıdır!
Yine ısrarla tekrarlamak gerekiyor ki; Kıbrıs Barış Harekatı, Ada’da barışın tesisi içindir.. 20 Temmuz Barış Harekâtı, sadece Kıbrıslı Türklere deÄŸil, Kıbrıslı Rumlara ve hatta Yunanistan’a da “Barış!” götürmüÅŸtür.. 20 Temmuz Barış Harekâtı’nın Kıbrıs’ı ilhak etme gibi bir emperyalist düÅŸüncesi yoktur. Ada’yı ilhak etme özlem ve arzusu Yunanlılara aittir. Megalo özlemi, yunanlılara ve onları teÅŸvik eden batılılara ve ingilizlere aittir.! “Megalo İdea” (büyük düÅŸünce - bütününü elde etme) anlayışı da Yunanlıların Kıbrıs’ı ilhak etme gayretinin ispatı deÄŸil de nedir?
Uyanalım beyler!. Åžehit ve gazilerin emaneti kutsal yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne de onurluca sahip çıkmak ulusal bir görevdir. Kıbrıs, Türkiye için stratejik bir deÄŸerdir.! Dünün iÅŸgalcisi o haçlı emperyalist Batı’nın sözcülerine deÄŸil, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerine çok iyi kulak verilip doÄŸru ve cesurca uygulama yapılmalıdır! Kıbrıs’a yönelik tezgahlanan emperyalizm oyunları tez bozulmalıdır.. “Efendiler, Kıbrıs düÅŸman elinde bulunduÄŸu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu Ada bizim için önemlidir.”(1937) diyen büyük Atatürk’ün bu öÄŸüdü de iyi anlaşılmalıdır. Kuzey Kıbrıs’ın Kurucu CumhurbaÅŸkanı Rauf DenktaÅŸ’ın öncülüÄŸünde kurulan bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığına, bağımsızlığına onurluca sahip çıkılmalıdır.!
Kıbrıs’a yönelik ÅŸer oyunlar tez bozulmalıdır! “ Biz emanetçileriz.. Üzerinde yaÅŸayalım hür yaÅŸayalım diye, canlarını kanlarını vermiÅŸ olan insanların bize bırakmış oldukları toprakları, babamızdan miras bulmuÅŸ mirasyedi gibi ne satabiliriz, ne de bırakıp kaçabiliriz; koruyacağız. Sonuna kadar koruyacağız!” dediÄŸi gibi ömrünü Kıbrıs’a adayan (merhum) Rauf DenktaÅŸ iyi anlaşılmalı, saygıyla, minnetle, rahmetle anılmalı; kurtuluÅŸuna ve kuruluÅŸuna katkı saÄŸladığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilelebet yaÅŸatılmalıdır..
Dr. Fazıl Küçük ile birlikte Rum baskılarına karşı durabilmek için direniÅŸler baÅŸlatan, verilen mücadeleler sonucu Kuzey Kıbrıs’ın bağımsızlığı için KKTC’nin kuruluÅŸunu gerçekleÅŸtiren saygın devlet adamı, Kıbrıs Türkü’nün Atası Rauf DenktaÅŸ 13 Ocak 2012’de LefkoÅŸa’da vefat etmiÅŸtir. Ömrünü Kıbrıs’a adayan, ermeni soykırımı yalanına karşı duran Rauf DenktaÅŸ, Devlet töreniyle LefkoÅŸa’daki Cumhuriyet Parkı’na defnedildi. Ruhu ÅŸad olsun, Ana Vatan ve Yavru Vatan saÄŸ olsun; TürlüÄŸün bağımsızlığı ebediyen var olsun..
Kıbrıslı Türk’ün ebedi bağımsızlığı, huzuru ve aydınlığı; Kuzey Kıbrıs’a verdiÄŸi deÄŸere ve Kuzey Kıbrıs’a dosdoÄŸru sahiplenmesine baÄŸlıdır.. Kıbrıs’a yönelik bütün görüÅŸmeler açık olmalı, gizli saklı bir ÅŸey bulunmamalıdır ki, Batılılarca ve Batı’nın iÅŸbirlikçilerince Kıbrıs’a yönelik yeni yeni tezgahlanan o sinsi ÅŸer oyunlar açığa çıkarılmalıdır ve tez bozulmalıdır.! Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, hem Kıbrıslı Türk’ün hür, bağımsız , refah içinde mutlu ve huzurlu yaÅŸam kaynağıdır hem de Türkiye’miz için Akdeniz’deki stratejik güvence kaynağımızdır..
Kemal KOÇÖZ (EÄŸitimci)
ADD (Atatürkçü DüÅŸünce DerneÄŸi)
Karasu Şubesi Kurucu eski Başkanı